HALİKARNASLI HERODOT
Doğumu: M.Ö. 490-480 arasında Halikarnassos (Bugünkü adıyla Bodrum)
Ölümü: M.Ö. 430-420 arası Thurii şehrinde, Güney İtalya.
M.Ö.6.yy’ın başlarında Halikarnassos^ta doğan Herodot ve ailesi burada yerel yönetimin başında olan Lygdamis ismindeki yöneticiye muhalif olmaları nedeniyle 460’lı yıllarda Samos adasına sürgüne gönderildiler. Lygdamis’in yönetimden uzaklaştırılması üzerine 455 yılı civarında Halikarnassos’a dönen Herodot kısa bir süre sonra Halikarnassos’tan bir daha geri dönmemek üzere ayrılmıştır. Bu kez Atina’ya giden Herodot kendi ifadesine göre buradan Mısır, Babil, Karadeniz, Trakya ve Makedonya’ya gitmiş ve gözlemlerde bulunmuştu. Bazı bilim insanları bu ifadenin doğru olmadığını Herodot’un bahsettiği coğrafyalara hiç gitmediğini hep masa başında çalıştığını düşünmektedirler. 444 yılında Güney İtalya’daki Thuri şehrine giden ve buranın vatandaşlığını alan Herodot 431 yılında başlayan Pelopones savaşının ilk yıllarına da değindikten sonra Thuri şehrinde yaklaşık 439 ile 429 yılları arasındaki bir tarihte hayatını kaybetmiş ve bu şehrin agorasına gömülmüştür. Burada Herodot için yaptırılan mezar anıtının uzun süre ayakta kaldığı ve Herodot’un mezarı olarak ziyaret edildiği anlaşılmaktadır.
Herodot eserini kendi içinde konu bütünlüğü olan bölümler şeklinde kaleme almıştır. Eserde M. Ö. 6. yy. da Pers krallığının yükselişi ve M.Ö. 5. yy. da Pers krallığı ile Ege ve Akdeniz bölgesindeki şehir devletlerinin savaşları anlatılmaktadır. Herodot’un Historiae(Tarihler) başlığıyla tanınan eserinin ne zaman yayımlandığı tarih yazıcılığı alanında çalışan bilim insanları arasında tartışma konusudur. M.Ö. 424 yılına kadar farklı yayım tarihi önerileri yapılmaktadır. Herodot’un dokuz bölüm olarak düzenlenerek ilham perilerinin adlarının verilmesinin M.Ö. 2. yy. da Herodot’u onurlandırmak için Alexandreia (İskenderiye’de) okulunda düzenlenmiş olduğu tahmin edilmektedir.
M.Ö. 1.Yy. da yaşamış olan ünlü Romalı hatip ve siyasetçi Cicero de legibus adlı eserinde Herodot’u "Pater Historiae" (tarihin babası) olarak tanımlamış ve bu tanım o zamandan beri tüm dillerde Herodot’u tarih yazıcılığının babası olarak tanımlamak için kullanılmıştır.
Herodot’un eseri Pers krallığının Akdeniz kıyısındaki şehir devletlerini ele geçirmeye yönelik askeri seferi için hazırladığı ordunun çok uluslu olması Herodot’u bu orduda yer alan halkların fiziki yapıları, giysileri ve kültürleri hakkında ayrıntılı araştırmalar yapmaya yönlendirmişti. Herodot bu ayrıntılı incelemeyi yapabilmek için Pers ordusunda yer alan halkların yaşadıkları bölgelerin bazılarına kendi imkanlarıyla geziler düzenlemiş ve eserinde kendi gözlemlerini aktarmıştır.
Böylece Herodot eserinde hem Akdeniz çevresinde yaşayan halkların günlük hayatları, gelenekleri, dini törenleri hakkında bilgiler vermekte ve hem de bu halkların egemen güç olma politikalarının yönetim sistemlerinin temellerini nasıl etkilediğini yorumlamaktadır.